Önderlik

Kutsal Kitap Teolojisi ve Çobanlık

Makaleler
07.29.2021

Bir pastörün iş tanımını nasıl yazardınız? Örnekler için nereye başvururdunuz? Belki de bazı yerel kiliselere onların tanımlarını sorar ve bunları kendi kilisenizin takvim ve programını yansıtacak bir şekilde değiştirirdiniz.

Tabii ki böyle yaparak, herkesin bir pastörün ne yapması gerektiğini bildiği varsayılıyor. Peki bir pastörün temel görevinin ne olduğunu nasıl bilebiliriz?

Kesinlikle, bir pastörün ne demek olduğunu görmek için Kutsal Yazılara başvurmamız gerekir. Peki Kutsal Yazılar’da nereye bakmalıyız? İhtiyar olmak için gerekenlerin yazıldığı yerlere bakabilir (1. Tim. 3:1-7; Tit. 1:5-10) ve doğrudan kilise önderlerine verilen buyrukları dikkatlice değerlendirebiliriz. Bu buyrukların biraz daha derinine indiğimizde, ilginç bir tablo ortaya çıkmaktadır. Elçilerin İşleri 20:28 ve 1. Petrus 5:1-3’ü düşünün. İkisinin muhatabı da yerel kiliselerin ihtiyarlarıdır:

Kendinize ve Kutsal Ruh’un sizi gözetmen olarak görevlendirdiği bütün sürüye göz kulak olun. Rab’bin kendi kanı pahasına sahip olduğu kiliseyi gütmek üzere atandınız. (Elç. 20:28)

Bu nedenle aranızdaki ihtiyarlara, onlar gibi bir ihtiyar, Mesih’in çektiği acıların tanığı, açığa çıkacak olan yüceliğin paydaşı olarak rica ediyorum: Tanrı’nın size verdiği sürüyü güdün. Zorunluymuş gibi değil, Tanrı’nın istediği gibi gönüllü gözetmenlik yapın. Para hırsıyla değil, gönül rızasıyla, size emanet edilenlere egemenlik taslamadan, sürüye örnek olarak görevinizi yapın. (1. Pet. 5:1-3)

İki metinde de pastörlüğün esas görevi, Grekçe bir fiil olan poimaino kelimesiyle özetlenmiştir. Bunun anlamı, koyunlarla ilgilenip onlara göz kulak olmak anlamıyla birlikte, “çobanlık yapmaktır” (Luk. 17:7; 1. Kor. 9:7). Hem Pavlus Elçilerin İşleri’nde hem de Petrus 1. Petrus’ta, pastörlüğü tek bir fiille özetler: çobanlık etmek.

Efesliler 4:11’de Pavlus yine çobanlık etmenin, pastörlük görevinin temel bir parçası olduğunu ortaya koyarak, pastörlere “çoban-öğretmenler” olarak seslenmektedir. Aslında kendi dilimizde kullandığımız pastör kelimesi, Latincedeki pastor, yani “çoban” kelimesinden gelmektedir. Dolayısıyla çobanlık, hem pastör kelimesinin hem de pastörlüğün Kutsal Kitap’taki tanımının temelini oluşturmaktadır.

Peki çobanlık etmenin ne demek olduğunu nereden öğreniyoruz? Eğer birazcık bile koyunlara ve onların ihtiyaçlarına aşinaysanız, işin özünü anlarsınız. Koyunlar beslenmeye, güdülmeye ve yönlendirilip korunmaya muhtaçtırlar. Pastörler de bunları insanlar için ruhsal bir şekilde yaparlar.

KUTSAL YAZILARDA ÇOBANLIĞIN ÖYKÜSÜ

Bu metafor (mecaz), Kutsal Yazılar boyunca ortaya çıktığı şekliyle bambaşka bir derinlik kazanmaktadır. Sonuçta pastörler çobanlık etmenin ne olduğunu, Tanrı’nın kendi insanlarına çobanlık edişinden öğrenirler.

Mısır’dan Çıkış’ın İlahi Çobanı

Kutsal Yazılar’da çobanlığın öyküsü, Tanrı’nın kendi halkını Mısır’dan çıkarmasıyla, onları çölde kırk yıl boyunca yönlendirmesiyle ve onları güvenli bir şekilde kendi topraklarına getirmesiyle başlar. [1] Mezmur 77:20, Mısır’dan çıkılan ve çölde geçirilen tüm dönemi betimlerken şöyle der: “Musa ve Harun’un eliyle halkını bir sürü gibi güttün.”

Bir çoban gibi, Tanrı bizzat kendi halkıylaydı (Çık. 33:15-16). Bir çoban gibi, Tanrı halkını korudu (Say. 14:7-9; Yas. 23:14). Bir çoban gibi, Tanrı halkının ihtiyaçlarını sağladı. Onları besledi (Mez. 78:19, 105:40-41). Onlara şifa verdi (Çıkış 15:26; Say. 21:8-9).

Bir çoban gibi, Tanrı kendi halkını bereketli çayırlara götürdü: “Öncülük edeceksin sevginle kurtardığın halka, kutsal konutunun yolunu göstereceksin gücünle onlara.” (Çık. 15:13). Bir çoban gibi, Tanrı kendi halkını şefkatle kendine çekti:

Onları insancıl iplerle,
Sevgi bağlarıyla kendime çektim;
Boyunduruklarını kaldıran biri gibi oldum,
Eğilip yiyeceklerini verdim. (Hoş. 11:4)

Hepsinde Tanrı, çobanlık etmek üzere atadığı bir insan olarak önderlik eden Musa aracılığıyla halkına çobanlık etti (Mez. 77:20) Musa da bizzat Rab’den bu işi devam ettirmesi için bir varis istedi, öyle ki, “O kişi topluluğun önünde yürüsün ve topluluğu yönetsin. Öyle ki, RAB’bin topluluğu çobansız koyunlar gibi kalmasın.” (Say. 27:17)

İşte Rab, yaratılışın ilahi Kralı, aynı zamanda kendi halkının çobanıdır ve onlara atadığı bir insan aracılığıyla çobanlık etmiştir.

Çoban-Kral Davut

Yüzlerce yıl sonra, bu gelenek Davut’un krallığı ve onun hanedanı boyunca devam eder. Rab Davut’u koyunlara çobanlık etmekten alıp İsrail’in çobanı yapmıştı (2. Sam. 5:1-3, 7:8). Mezmur yazarı şöyle diyor:

 Kulu Davut’u seçti,
Onu koyun ağılından aldı.
Halkı Yakup’u, kendi halkı İsrail’i gütmek için,
Onu yavru kuzuların ardından getirdi.
Böylece Davut onlara dürüstçe çobanlık etti,
Becerikli elleriyle onlara yol gösterdi. (Mez. 78:70-72)

Elindeki koyunlara şefkatle baktığı gibi, İsrail’i de sorumlulukla ve merhametle yönetti; doğruluk ve hikmetle onlara çobanlık etti.

Yine de İsrail’in gerçek çobanı, her zaman Tanrı’nın kendisiydi. İsrail şöyle demiştir: “Çünkü O Tanrımız’dır. Bizse O’nun otlağının halkı, elinin altındaki koyunlarız” (Mez. 95:7). Tanrı tarafından atanmış çoban olan Davut da, Tanrı’nın sağlayışına, yönlendirişine, korumasına olan güvenini, görkemle Mezmur 23’te ilan etmiştir.

Ancak İsrail’in bütün çoban-kralları İsrail’i Tanrı Sözü’ne itaatin yeşil çayırlarına götürmedi. Aksine çoğu, Tanrı’nın halkını putların ve adaletsizliğin çorak diyarlarına götürdü. Günahlarının cezası olarak Tanrı, sürüsünü diğer ulusların arasına dağıttı (Lev. 26:33; Yas. 4:27, 28:64; 1. Kr. 14:15)

Yeni Mısır’dan Çıkış’ta Yeni Çobanlar

Halkını dağıtan Tanrı, onları tekrar bir araya toplamak üzere söz verdi. Yeremya 23:1-2’de Rab, Tanrı’nın koyunlarını dağıtan ve mahveden çobanlar ve İsrail’in yozlaşmış kralları hakkında yargısını duyuruyor. Bu çobanlar, Tanrı halkına bakmak ve korumakta başarısız olmuştu ve bu nedenle de Tanrı, onlara yargısıyla yaklaştı. Ayrıca Tanrı 3 ve 4. ayetlerde şöyle diyor:

Sürmüş olduğum bütün ülkelerden sürümün sağ kalanlarını toplayıp otlaklarına geri getireceğim; orada verimli olup çoğalacaklar. Onları güdecek çobanlar koyacağım başlarına. Bundan böyle korkmayacak, yılgınlığa düşmeyecekler. Bir tanesi bile eksilmeyecek. (Yer. 23:3-4)

Tanrı kendi halkına bereketlerini geri verecek ve onlara iyi bakan, ihtiyaçlarını sağlayan ve onları koruyan çobanlar verecekti. Peki bu çobanlar Tanrı halkına nasıl hizmet edeceklerdi? Yeremya 3:15’teki bir başka paralel metinde şöyle diyor: “Size gönlüme göre çobanlar vereceğim; sizi bilgiyle, sağduyuyla güdecekler.” Tanrı’nın tekrardan bir araya gelen halkının önderleri, halkı Tanrı’nın yollarında ve Sözü’nde anlayış ve bilgiyle besleyeceklerdi.

Ayrıca Tanrı, halkının kurtuluşunu getirecek olan yüce bir kral, Davut’a bir varis çıkaracaktı.

İşte Davut için doğru bir dal
Çıkaracağım günler geliyor” diyor RAB.
“Bu kral bilgece egemenlik sürecek,
Ülkede adil ve doğru olanı yapacak.
Onun döneminde Yahuda kurtulacak,
İsrail güvenlik içinde yaşayacak.
O, ‘Yahve sidkenu’ adıyla anılacak. (Yer. 23:5-6)

Tanrı halkının yeninden toplanması, bu yeni Mısır’dan Çıkış, geçmişteki o yüce çıkış hadisesini bile gölgede bırakacaktı ve bu zamandan sonra, halk Tanrı’yı bu işiyle anacak ve hatırlayacaktı. (7 ve 8. ayetler)

Tanrı sadık bir çoban olarak halkını toplayacak ve halkına bakacak birçok sadık çoban çıkaracaktı. Ama özellikle bir çoban-kral gelip insanları kurtaracak ve Tanrı’nın egemenliği altında gönenç bulmalarını sağlayacaktı.

Yeşaya 40:11, Tanrı’nın yeni Mısır’dan Çıkış için halkını toplamasıyla ilgili bize şu sahneyi sunuyor:

Sürüsünü çoban gibi güdecek,
Kollarına alacak kuzuları,
Bağrında taşıyacak;
Usul usul yol gösterecek emziklilere.

Hezekiel 34, Tanrı’nın kendi halkını kurtaran çoban olarak yapacağı işi daha da detaylı bir tabloyla bizlere sunuyor. İsrail’e çobanlık edenler halkı beslemek yerine kendilerini beslediler, hastalara şifa olmakta ve kaybolanları aramakta başarısız oldular ve bu nedenle Tanrı’nın koyunları dağılmıştı (1-6. ayetler). Tüm bunlardan dolayı Tanrı, yozlaşmış olan çobanları yargılayacak ve koyunları kendisi kurtaracaktır (7-10. ayetler). Tanrı bizzat onları arayıp kurtaracak, kendi topraklarında onları bir araya getirecek, besleyecek ve onları dinlenmeleri için yatıracaktır (11-14. ayetler). “Ben kendim koyunlarımı güdeceğim, onları kendim yatıracağım. Egemen RAB böyle diyor. Yiteni arayacak, yolunu şaşıranı geri getireceğim. Yaralının yarasını saracak, zayıfı güçlendireceğim… Koyunlarımı adaletle güdeceğim (15-16. ayetler).

Tanrı aynı zamanda şunu da vaat ediyor: “Başlarına, onları güdecek tek çoban olarak kulum Davut’u koyacağım. Onları o güdecek, çobanları o olacak (23. ayet). Tanrı’nın kendisi onların çobanı olacak ama aynı zamanda “kulu Davut” da çoban olacaktır. Tanrı halkına tekrardan çobanlık ettiğinde, esenlik, bereket, güvenlik, bolluk, özgürlük, şeref ve Tanrı’ya ilişkin gerçek bilgiye kavuşacaklardır (25-31. ayetler).

İyi Çoban İsa

Tanrı’nın kendi halkının üzerine atadığı bu çoban kim? Bu kişi, iyi çoban olan İsa’dır. İsa, onlara zulmedildiklerinden, çaresiz ve çobansız kuzular olduklarından dolayı merhamet etti (Mat. 9:36). İsa, Tanrı’nın kuzularına bol yaşam vermek üzere gelen (Yuh. 10:10), koyunları için canını veren (11 ve 15. ayet), koyunlarını tanıyan (14. ayet) ve onları tek bir sürü halinde toplayacak olan iyi çobandır (16. ayet).

Tanrı’nın halkı için kullanılan koyunlar metaforu, ilk olarak çöldeki İsrail’i tasvir etmek üzere ortaya çıkmıştır. Burada onlar aç, susuz ve güneşten kavrulmuş bir haldeydiler ancak gerçek evleri orası değildi. Ruhsal anlamda bunların hepsi, günümüz kilisesi için de doğrudur. Çöldeki İsrail gibi bizler de, henüz Tanrı’nın huzur diyarına girmiş değiliz (İbr. 4:11). Yalnızca açlık ve zorluklarla değil, aynı zamanda düşmanlıklar ve zulümlerle de mücadele ediyoruz.

Şu an için zorluklar içerisinde zayıf düşüyor ve amaçsızca dolaşıyoruz. Ancak Vahiy kitabında Yuhanna, gideceğimiz son durakla ilgili bir ip ucu veriyor:

Artık acıkmayacak,
Artık susamayacaklar.
Ne güneş ne kavurucu sıcak
Çarpacak onları.
Çünkü tahtın ortasında olan Kuzu onları güdecek
Ve yaşam sularının pınarlarına götürecek.
Tanrı gözlerinden bütün yaşları silecek. (Vah. 7:16-17)

Rab İsa bizim çobanımızdır ve O, iyi çobandır. Üstelik yakın bir günde bizim çobanımız olacak ve bir daha asla açlık veya acı çekmeyeceğiz.

BAŞ ÇOBANIMIZ GİBİ ÇOBANLIK ETMEK

Peki bu öykü günümüz kilisesinin çobanlarına ne anlatmakta? İsa’nın Petrus’a söylediği o ünlü sözler, bizleri doğru yola yönlendiriyor. İsa, Petrus’a üç kere O’nu sevip sevmediğini sordu ve Petrus da üç kere “evet” dedi. Petrus’a üç kere koyunlara bakmasını söyledi (Yuh. 21:15-17). Yuhanna Müjdesi, bu metinde “güt” ve “otlat” olarak çevrilen iki ayrı Grekçe kelime kullanır ancak ikisi de aynı anlama gelmektedir. İkisi de çobanların koyunlara sunduğu kapsamlı bakımı anlatır ve besleme, gütme, yol gösterme ve koruma eylemlerini kasteder. Pastörlerin kendi insanlarına sunması gereken bakım da işte tam bu türden bir bakımdır.

Pastörler insanları Söz’le beslemeli ve sağlam öğretiyle yüreklendirmelidir (Tit. 1:9-10). Tanrı’nın isteğini tam olarak bildirmelidirler (Elç. 20:27). Pastörler insanları sahte öğretilere ve onları yoldan çıkarabilecek kişilere karşı korumalıdırlar (Elç. 20:29-31). Pastörler insanlara tanrısal bir örnek sunmalı (1. Tim. 5:17), onları hizmet için donatmalı (Ef. 4:12) ve kilisenin gidişatını bilgelikle idare etmelidirler. Gerekli danışmanlık, yardım ve teşvik sunarak, sorumlu oldukları insanlara şefkatle bakmalıdırlar.

Tek kelimeyle, pastörler bakarlar (ilgilenirler). Burada bakmaktan kasıt, derin ve içten bir bakımdır. Onları tanırlar. Onlara ulaşmak için çaba sarf ederler. Gözetimlerindeki insanlar kendi en büyük ihtiyaçlarının farkında olmadıklarında veya yardım istemediklerinde bile, onların ruhlarının ihtiyaçlarını sağlarlar.

Pastörler bunların tamamında Baba Tanrı’yı yansıtırlar. Pavlus kilise önderlerini şöyle yüreklendiriyor: “Size yalvarırız, kardeşler, boş gezenleri uyarın, yüreksizleri cesaretlendirin, güçsüzlere destek olun, herkese karşı sabırlı olun” (1. Sel. 5:14). Böyle bir birebir bakım ve ilgi, Tanrı’nın kendi halkına yaptığı kaybolanları arayacağı, uzaklaşanları geri getireceği, yaralı olanlara şifa vereceği ve adaletle hepsini besleyeceği vaadinin tam bir karşılığıdır (Hez. 34:16).

Pastörler aynı zamanda Rab İsa Mesih’i de yansıtırlar. O, her pastörden önce, Tanrı halkına çobanlık eder ve onları her pastörün hizmeti boyunca, pastörün hizmet amaçları doğrultusunda yönlendirir. Petrus, İsa’ya bu yüzden “Baş Çoban” demektedir (1. Pet. 5:4). İsa, Tanrı’nın Davut’a verdiği varistir ve O, Tanrı halkının tek gerçek Çoban-Kralıdır. Yine de İsa’nın çobanlığı, insan çobanları hükümsüz kılmaz, aksine onları donatır ve güçlendirir.

Sevgili pastör, kilisendeki hizmetinin bu peygamberliğin tamamlanmasına katkı sağladığını hiç düşündün mü? Tanrı, Yüce Çoban başa geçtikten sonra (Yer. 23:4-5), halkı üzerine bu çobana bağlı birçok başka çoban atayacağını vaat ettiğini unutma. Bu çobanlar Tanrı’nın halkını bilgi ve anlayışla besleyeceklerdir (Yer. 3:15). 

Hizmetteki önceliklerin, bu ilahi çobanın öncelikleriyle ne kadar örtüşüyor? Koyunlarının ruhsal ihtiyaçlarından ne kadar haberdarsın? Bu ihtiyaçlarla bir bir ilgilenmek için ne kadar zaman ayırıyorsun? Kiliseye kaç yeni insan girdiğiyle mi daha çok ilgileniyorsun yoksa onların ruhsal durumlarıyla mı?

Sana emanet edilenlerin sağlamlığına tehdit oluşturabilecek şeylere karşı dikkatli misin? Yoksa koyunlarını derin bir şekilde Kutsal Kitap doktrinleriyle donatmakta başarısız olup onları kolay bir av gibi açıkta mı bırakıyorsun?

Hangi koyunlarının iyi beslendiğini ve hangilerinin sağlıksız olduğunu biliyor musun? Ruhsal olarak hangileri güçlü ve hangileri hasta? Hangileri güvenli bir şekilde sürüyle beraber ve hangileri uzak yerlerde gezinmekte?

Bir pastör olarak iş tanımını tekrardan gözden geçirmek istiyorsan, Kutsal Yazılar boyunca Tanrı’nın kendi halkına nasıl çobanlık ettiğine bir bak. Rab’bin şefkatli bakımına ve kudretli korumasına hayranlıkla bak. O’nun kendi halkının çeşitli ihtiyaçlarına nasıl sabırla dikkat kesildiğini gör ve bundan ders al. Ellerinde yıldızları tutan bu Tanrı’nın, aynı zamanda aramıza inip yürümekte zorlanan koyunlara bu eli uzattığını hatırla ve O’nun şefkatli merhameti karşısında hayrete düş. Dua et ki, lütfuyla ve Ruhu’nun gücüyle, seni de kendi gönlüne göre bir çoban yapsın.


[1] Bu yazı boyunca, şu kaynaktaki yorumlardan faydalanılmıştır: Timothy S. Laniak, Shepherds after My Own Heart: Pastoral Traditions and Leadership in the Bible, New Studies in Biblical Theology 20 (Downers Grove, IL: InterVarsity Press, 2006).


Bu kaynağın ortaya çıkışı, Karanlıktan Işığa Yayınları’yla yapılan iş birliği aracılığıyla mümkün olmuştur. Daha fazla Müjde merkezli kaynak için, sitelerini buradan ziyaret edebilirsiniz.

etiketinden daha fazlası için