Üyelik & Disiplin

Toplulukçuluk Akşam Saat 8’de Bitmez

Makaleler
07.29.2021

Toplulukçular üyelik, disiplin ve doktrin konularında nihai sorumluluğunun yerel topluluklarda olduğunu öne sürerler. Ancak bu tam olarak ne anlama geliyor? Kilise yaşamının bir kısmından topluluk sorumluyken, kalanını ihtiyarlar mı halletmektedir? Bir üye toplantısında Kutsal Kitap’a uygun olacak şekilde oy kullandığımız sürece, topluluk olarak sorumluluğumuzu yerine getirmiş mi oluyoruz? Ya da “üyelik, disiplin ve doktrin”, sadece “evet” veya “hayır” demekten daha fazlasını mı gerektiriyor?

Üye toplantıları, toplulukçuluğun işleyişini görmek açısından iyi bir yerdir. Tüm kilise, insanları üyeliğe almak ve üyelikten çıkarmak adına sahip olduğu sorumluluğunu işleme koyar. Ancak kilisenin tüm yaşamında, ara sıra yapılan bu toplantılar oldukça önemsiz görünebilir. Peki sonuç olarak, topluluk dua ve ibadet için toplandığında ne yapmaktadır? Ya yılın diğer 300 küsur günü ne olacak? Öyleyse toplulukçuluk nasıl işler? Toplulukçu kiliselerin temelde ihtiyarlar tarafından yönetildiği doğru değil midir? Tabii yılda 12 kez yeni üyeler almak ve başkalarını disipline tabi tutmak üzere oy vermemiz hariç?

Buradaki amacımız ihtiyarların yetkisiyle topluluğun yetkisi arasındaki ilişkiyi araştırmak değil. Bobby Jamieson bunu bir başka yerde ele almıştır. İhtiyarlar kilise için iyi ve değerli bir armağandırlar ve onlara yetkilerine yaraşır bir şekilde tabi olmalıyız. Bununla birlikte, bu makalenin amacı topluluğun kilisede üyelik, disiplin ve doktrin konusunda bu dünyadaki nihai sorumluluğu taşıdığını söylediğimizde, bunun topluluğun kilisenin yaşamının sadece belirli bir bölümünde yetkiye sahip olduğu ancak işin geri kalanını ihtiyarların hallettiğini anlamına gelmediğini ortaya koymaktır. Bundan ziyade, topluluğun üyelik, disiplin ve doktrin üzerindeki sorumluluğu, kilise yaşamının tamamından sorumlu olmaktır. 

Toplulukçuluk, yalnızca üye toplantısında aktive olan ve toplantı bitince devre dışı kalan bir tür yönetim şekli değildir. Topluluğun kilisenin üyeliği, disiplini ve doktrini üzerindeki gözetimi her daim aktif olmalıdır. Bu gözetim, ihtiyarların kiliseyi nasıl yönettiklerini şekillendirmelidir. Toplulukları birbirleriyle ilgilenmek ve birbirlerini beslemek üzere teşvik etmelidir. Toplulukçu yönetimin en büyük faydalarından biri, toplulukları diğer Hristiyanlar için sorumluluk almanın, tabağınızdaki sebzeleri bitirmek misali yalnızca iyiliğimiz için yapılan bir şey olmadığını, bu sorumluluğun bizleri kilise yapan şey olduğunu hatırlamaya zorlamasıdır. Toplulukçuluk topluluğun tamamının kilise yaşamının tamamını her zaman gözetmesi anlamına gelir.

ÜYELİK & DİSİPLİN

Sorunun bir kısmı da üyelik, disiplin ve doktrin konularındaki denetleyici rolün, kilisenin tüm düzeninden ve yaşamından ziyade, kilisenin yaşamındaki olayları ifade ettiğini düşünme tuzağına düşmemizdir. Diğer bir deyişle, eğer “üyelik, disiplin ve doktrin” konularında nihai yetkiye sahip olmak sadece “oy vermek” demekse ve kilise bu yetkiyi birini topluluğa kabul ederken, topluluktan çıkarırken veya birinin iman ikrarını onaylarken kullanıyorsa, bu durumda toplulukçu yönetimin kilise bedenine yalnızca ayda yılda bir katkı sağladığı fikrine kapılmanın neden kolay bir şey olduğunu da görebilirsiniz.

Ancak eğer bir topluluk birisini üyeliğe alıyorsa, o zaman bu topluluk üye toplantısı sona erdikten sonra da bu üyeyi gözetme, teşvik etme ve disiplin altında tutma sorumluluğunu taşır. Topluluk, Tanrı’nın kâhyası olma görevi uyarınca bu kişinin günbegün Tanrı’ya sadık olduğundan emin olmalıdır. Bağlama ve çözme yetkisi, kiliseye insanların kabul edilmesi veya uzaklaştırılması durumlarında kullanılan tek seferlik bir yetki değildir.

Başka bir deyişle, yeni bir üyeyi almak için oy vermek daha çok evlenmek gibidir. Evlilik düğün olayını içerir ancak bu olayla birlikte tarafların birbirlerine karşı her gün devam etmesi gereken adanmışlıkları başlamaktadır. Bir topluluk birini üyeliğe aldığında, günbegün bu kişiyle buluşma, kendisi için dua etme, hafta boyunca ve pazar ibadetlerinde kişiyi öğrenci olarak yetiştirme gibi birçok sorumluluk almaktadır. Bir topluluk birini üyelikten çıkardığında, bu topluluk o kişiyi günbegün bir vergi görevlisi gibi görme ve onu tövbe etmeye çağırma görevine sahip olmaktadır. Dolayısıyla topluluğunun üyelik ve disiplin üzerindeki yetkisi sadece bir kerelik olaylar değil, günlük sorumluluklardır.

DOKTRİN

Peki ya doktrin? Bir topluluğun kilisenin doktrini üzerindeki yetkisi, yalnızca bir kereye mahsus kilisenin inanç açıklamasını onaylamakla mı ilgilidir yoksa sahte öğretmenlerin disiplin altına alınmasıyla mı? Bu da kesinlikle işin bir parçasıdır. Ancak topluluğun kilise doktrini üzerindeki gözetmenlik rolü, sadece tek bir olaya indirgenemez.

Örneğin, topluluk Kutsal Kitap’a sadık öğretileri onaylamaktan, beklemekten ve desteklemekten sorumludur. “Tanrı sözünü duyurup öğretmeye emek verenler iki kat saygıya layık” görülmelidirler (1.Tim. 5:17). Ek olarak, topluluklar kilisenin bağlı olduğu teolojik görüşü sürdürmeli, uygulamaya geçirmeli, yaşamalı ve diğerlerinin yaşamasına yardımcı olmalıdırlar. Pazar toplantılarımızda genellikle yalnızca pastörleri “teoloji yapan” kişiler olarak görsek de, gerçek şu ki, topluluklar haftalık vaazlarda sadık bir doktrin olduğunu teyit etme ve sonrasında birbirlerine, “Gelin, bunu yaşayalım! Bu gerçekleri yaşamlarımıza dökebilmemiz için birbirimize yardımcı olalım!” deme sorumluluğunu taşırlar. 2.Timoteos 4:3-4’ün olumsuz bir şekilde işaret ettiği gibi, vaazı dinlemek, öğretinin içerik olarak onaylandığı veya onaylanmadığı bir teolojik faaliyettir.  

GERİYE KALAN KISIM

Bu yine de geride bir soru bırakır. Peki ya kilise yaşamının geri kalanı ne olacak? Bütçeler, Pazar Okulu sınıfları, küçük grup stratejileri, uluslararası Müjde hizmetleri ve kilisenin diğer hizmetleri gibi şeylerin üyelik, disiplin ve doktrinle ne ilgisi var? Bu noktalar topluluğun sorumluluğu dışında mıdırlar?

Pek sayılmaz. Kilise yaşamının bir parçası olan, gerekli ve iyi olan her “şey”, sonuçta kilisenin benimsediği doktrinlerin birer yansımasıdır. Aradaki ilişki pek doğrudan bir ilişki olmasa da, tüm bu şeyler kilisedeki doktrinin pratik anlamda uygulanmasını (ya da kilisedeki doktrinin reddedilmesini) gerektirir. 

Pazar Okulları kilisenin öğretiş hizmetinin bir uzantısıdır ve dolayısıyla yukarıda doktrin hakkında söylediklerim bu hususta da geçerlidir. Bütçeler kilisenin teolojik bağlılıklarını yansıtır. Küçük grup kuralları, farklı kiliselerde farklı şekillerde olsa da, kilisenin teolojik önceliklerini ve hedeflerini ifade eder. Müjde hizmeti stratejileri, birçok teolojik inancı ortaya koyar.

Burada demokratik kaos çağrısında bulunmuyoruz. İhtiyarlar önderliklerini ve yetkilerini kullanmalıdırlar. Ancak ihtiyarlar Pazar Okulu öğretmenlerini atayabilmekte ve müfredata karar verebilmekteyken, topluluk da bu öğretişe dayanarak birbirlerini değerlendirmekten, onaylamaktan ve teşvik etmekten ve aynı zamanda da olası sahte öğretmen durumunda “acil durum düğmesi”ne basma yetkilerini kullanmaktan hâlâ sorumludur. Her üye bütçeyi oluşturmaya aktif olarak katılmamalıdır. Ancak topluluk kilise bütçesini inceleme, onaylama ve fedakâr bir şekilde maddi olarak destekleme veya reddedip bütçenin, kilisenin doktrinsel inançlarına uygun bir şekilde kullanılmasını isteme sorumluluğunu benimsemelidir. Topluluk bir arabanın motoru gibidir. İhtiyarlar gaza basabilir ve direksiyonu kullanabilirler ancak motor çalışmıyorsa, araba yerinden kıpırdamaz.

Başka bir deyişle, toplulukçuluk topluluğun her üyesinin, kilisenin yaptığı her şeyde bir paya sahip olduğu anlamına gelmez ancak topluluğun bir bütün olarak kilisenin yaptığı (üyelerin yaşamları), öğrettiği (doktrin) ve hizmet ettiği (üyeler aracılığıyla doktrin) her şeyin sorumluluğunu benimsemesi gerektiği anlamına gelir. Üyelik, disiplin ve doktrin, kilisenin yaşamının tamamıdır.

YÖNETİMDEN UYGULAMAYA

Peki bir topluluğun, kilisenin tüm yaşamının sorumluluğunu almasını nasıl sağlayabilirsiniz? Üyelerle bir soru-cevap zamanı veya kilise yönetimi üzerine bir pazartesi akşamı dersi yapmak gibi şeyler yararlı olabilir ancak asıl nokta, kilise takvimine daha fazla etkinlik koymak değildir. Daha fazla etkinlik, bir topluluğun sorumluluklarını günlük olarak yaşamasına yardımcı olmaz.

Oy kullanmaktan çok daha temelde, toplulukçuluk aslında kendi inisiyatifiyle yeni bir imanlıyla Kutsal Kitap okumaya başlayan üyenin yaptığı şeydir. Günahın kilise üzerindeki etkisinden dolayı yüreği sızlayan bir üyenin, bir kilise kardeşini tövbeye çağırmasıdır. Bir üyenin, kilise bedeniyle birlikte kendi inançsız iş arkadaşları için dua etmesidir. Hangi tür kilise yönetiminde olursa olsun, her bir önder bu tür şeylere değer verir. Ancak bir grup Hristiyan’ı bir kilise haline getiren şeyin özünde bu tür faaliyetler olduğunu, yalnızca toplulukçuluk söyler.

Böylesi yaşayan, nefes alan bir toplulukçuluk çaba gerektirir. Bir topluluğu kendilerine kilise yaşamının tümüne dair Tanrı tarafından verilen sorumlulukları almak konusunda eğitmek için, bir kestirme yol yoktur. İhtiyarlar bunun içindir. Onlar kutsalları hizmet işleri için donatmak ve Mesih’in bedenini oluşturmak üzere varlardır (Ef. 4:12). Bu tür bir eğitim ve donanım uzun, yavaş ve yol boyunca sinir bozucu olabilir. Bunu bir kez oturttuktan sonra bile, bu tür bir canlılığı korumak için yapılması gereken işler vardır.

Toplulukçuluğu sadece üye toplantılarından ibaretmiş gibi gördüğünüzde, kendinizi Rab’bin iyi kilise yönetimi aracılığıyla kiliseye vermek istediği birçok bereketten mahrum bırakmış olursunuz.


Bu kaynağın ortaya çıkışı, Karanlıktan Işığa Yayınları’yla yapılan iş birliği aracılığıyla mümkün olmuştur. Daha fazla Müjde merkezli kaynak için, sitelerini buradan ziyaret edebilirsiniz.

etiketinden daha fazlası için