Üyelik & Disiplin

Kilise Üyeliği Kutsal Kitap’a Uygun Mudur?

Makaleler
07.28.2021

“Mesih’in gelini zina yapamaz; yozlaşmışlıktan uzak ve saftır. Sadece bir ev tanır; mütevazı bir şekilde namusunu korur ve yalnız bir yatak bilir. Tanrı için bizi korur. Egemenlik için doğurduğu oğullarını görevlerine atar. Kiliseden kim ayrılır ve zina yapan biriyle birleşirse, Kilise’ye verilmiş vaatlerden de uzak ve ayrı kalır. Mesih’in Kilisesi’ne sırtını dönen, Mesih’teki ödüllere de kavuşamaz. O artık bir yabancıdır; Tanrı’ya küfretmiştir ve bir düşmandır. Annesi Kilise olmayan kişinin, Tanrı da Babası olamaz.” 

— Kiprian, Kilise Birliğine İlişkin Bir İnceleme, 6.

Highland Village First Baptist Kilisesi’nin pastörü olduğumda 28 yaşındaydım (Artık The Village Church olarak bilinmekte). Daha önceki kilise yaşantılarım talihsiz geçmişti ve “yerel kilisenin o gözümden düşmüş hali” henüz tam olarak yok olmamıştı. 

Bütün dürüstlüğümle söyleyebilirim ki, o zamanlarda kilise üyeliğinin Kutsal Kitap’a uygunluğundan emin değildim. Buna rağmen, Kutsal Ruh bana Dallas’ın hemen dışında bulunan bu küçük kilisede çobanlık edeceğimi açıkça göstermişti. Bu durum, o günlerde yaşamımda bulunan gülünç tezatlıklardan yalnızca bir tanesiydi.

Highland Village First Baptist Kilisesi, her ne kadar yeni bir üyelik süreci üzerinde çalışıyor ve yeni pastörün de bu konudaki katkılarını bekliyor olsa da, Willow Creek Kilisesi’yle aynı kalıptan çıkmış, “arayışta olanlara yönelik” bir kiliseydi. Evrensel kiliseye ilişkin anlayışım güçlüydü ancak yerel kiliseyle ilgili yeterince Kutsal Kitap’a dayalı bilgim yoktu ve kısmen şüphelerim vardı. Çoğunluğu genç olan ve yerel kiliseye karşı benzer bir soğuk tutuma sahip olan yirmili yaşlardaki bireylerle kilisemiz hızlıca büyümeye başladı. Bu kişilerin ya hiçbir kilise geçmişi yoktu ya da kötü kilise geçmişleri vardı. The Village Kilisesi’ni seviyorlardı çünkü biz “farklıydık.” Bu bana hep garip gelmişti çünkü vaaz edip tapınmaktan başka bir şey yapmıyorduk.

Bu insanlarla olan konuşmalarımda şuna benzer cümleler duymaya başladım: “Kilise yozlaşmış; orası artık sadece paradan ve pastörlerin egosundan ibaret” veya “İsa’yı seviyorum; benim sorunum kiliseyle.” En hoşuma gidense şuydu: “Kiliseyi düzenli bir yapıya soktuğunuzda, gücünü kaybediyor.” Bu yorumlarda her zaman dikkatimi çeken bir şeyler olmuşsa da (ait olduğum kuşağın çoğunluğunda olduğu gibi, benim de otoriteye ve bağlılığa ilişkin sorunlarım var), bunları kafa karıştırıcı buluyordum çünkü bu yorumlar bana pastörü olduğum kiliseye katılan insanlar tarafından yapılıyordu.

İBRANİLER 13:17’DEN ÇIKAN İKİ SORU

Çok daha fazla önem verdiğim başka doktrinlere dair tartışma ve çatışmalar ortaya çıkıyorken, belki de bu üyelik meselesini şimdilik rafa kaldırmak gerek diye düşündüm. O sırada İbraniler kitabını vaaz etmek için hazırlanıyordum ve “ne hikmetse” 13. bölümün 17. ayeti önüme geliverdi: “Önderlerinizin sözünü dinleyin, onlara bağlı kalın. Çünkü onlar canlarınız için hesap verecek kişiler olarak sizi kollarlar. Onların sözünü dinleyin ki, görevlerini inleyerek değil –bunun size yararı olmaz– sevinçle yapsınlar.” (İbr. 13:17)

Aklıma iki soru geldi. Birincisi şuydu: Eğer Kutsal Kitap’a göre yerel bir kiliseye ait olmak gerekli değilse, o zaman Hristiyanlar bireysel olarak hangi önderlere itaat edecek ve bağlı olacaklar? İkincisi ve şahsımı daha da ilgilendiren bir soru da şu oldu: Ben bir pastör olarak kimden sorumlu tutulacağım?

Bu iki soru, Kutsal Kitap’a dayanan üyelik kavramını araştırmaya başlamama sebep oldu ve bu soruların temelinde özellikle de yetki ve bağlılık konuları vardı.

Birinci soruya gelirsek, Kutsal Yazılar Hristiyanlara açıkça ihtiyarlık düzenine itaat etmelerini ve onları onurlandırmalarını buyurmaktadır (İbr. 13:17, 1. Tim. 5:17). Eğer ortada yerel kilise üyeliği kavramı yoksa, bu durumda kime itaat edecek ve bağlı olacağız? Herhangi bir kilisenin “ihtiyar” unvanına sahip olan herhangi bir kişisine mi? Sizler bir Hristiyan olarak Westboro Baptist Kilisesi’ndeki delilere mi itaat edecek ve bağlı olacaksınız? Kutsal Yazılar’a uymak adına Westboro’nun pastörünün yaptığı gibi, asker cenazelerine gidip sloganlar mı atacaksınız?

İkinci soruya gelecek olursak da, Kutsal Yazılar kilise ihtiyarlarına açıkça özel bir insan grubuyla ilgilenmelerini buyurmaktadır (1. Pet. 5:1-5; ayrıca bkz. Elç. 20:29-30). Ben bir pastör olarak Dallas sınırları içerisinde bulunan her Hristiyan’dan sorumlu mu olacağım? Dallas’ta birçok kilise var ve benim birçoğuyla teolojik ve felsefi anlamda büyük fikir ayrılıklarım var. Ben onların Kutsal Kitap çalışmalarında ne öğrettiklerinden, bütçelerini nasıl harcadıklarından ve uluslararası hizmete ilişkin neler yaptıklarından sorumlu mu tutulacağım?

PEKİ YA KİLİSE DİSİPLİNİ?

Yetki ve bağlılık konularını ele aldıktan sonra, yerel kiliseye ilişkin yaptığım araştırmalarda ortaya çıkan ikinci konuysa Kutsal Kitap’ın kilise disiplini öğretisi oldu.

Bu konuya birkaç yerde rastlıyoruz ama bunların hiçbiri, konuyu 1. Korintliler 5:1-12’deki kadar net bir şekilde yansıtmıyor. Bu metinde Pavlus, bir adamın bariz bir biçimde ortada olan ve tövbe etmediği bir cinsel ahlaksızlığa göz yumdukları için Korint Kilisesi’nin karşısına çıkmaktadır. Korint Kilisesi bu olayı Tanrı’nın lütfu olarak kutlarken, Pavlus onlara böyle bir kötülüğün kutlama değil, yas gerektirdiğini söyleyip uyarıyor. Onlara kibirli olduklarını ve bu adamı bedeninin yok olması adına ve de ruhunun kurtulması ümidiyle uzaklaştırmaları gerektiğini söylüyor. Ayet 11-12’de şöyle diyor: “Ama şimdi size şunu yazıyorum: Kardeş diye bilinirken fuhuş yapan, açgözlü, putperest, sövücü, ayyaş ya da soyguncu olanla arkadaşlık etmeyin, böyle biriyle yemek bile yemeyin. İnanlılar topluluğunun dışındakileri yargılamaya benim ne hakkım var? Sizin de yargılamanız gereken kişiler topluluğun içindekiler değil mi?”

Maalesef benim tecrübem, çok az kilisenin bunu hala uyguladığı yönünde ama bu başka bir gün için başka bir makale konusu. Bu metinle ilgili sorum aslında basit: Eğer “içerisi” diye bir şey yoksa, birisini nasıl “dışarı” atabilirsiniz ki? İman ailesinin antlaşma topluluğuna yerel anlamda hiçbir bağlılığınız yoksa, bu durumda bir kişiyi nasıl bu imanlılar topluluğundan çıkarabilirsiniz? Eğer yerel kilise üyeliği yoksa, kilise disiplini de işlemez.

ÜYELİKLE ALAKALI BAŞKA BİRÇOK KANIT

Yerel kilise üyeliğini desteklemek adına Kutsal Yazılar’da daha birçok başka kanıt bulunmaktadır.

Elçilerin İşleri 2:37-47’de, Mesih’e iman eden ve Kutsal Ruh’la dolanların sayısal kayıtlarını (41. ayet) görüyoruz ve bu, kilisenin büyümenin kaydını tuttuğunun bir göstergesidir (47. ayet).

Elçilerin İşleri 6:1-6’da, belli bir soruna ve suçlamaya bir çözüm getirmek için seçimler yapıldığını görüyoruz.

Romalılar 16:1-16’da, kimin kilise üyesi olduğuna ilişkin mevcut bir farkındalığın olduğunu görüyoruz.

1. Timoteos 5:3-16’da, kilisede dullarla ilgili ne yapılması gerektiğinin açıkça öğretildiğini görüyoruz. 9-13. ayetler arasında şöyle diyor:

Yaptığı iyiliklerle tanınmış, tek erkekle evlenmiş, en az altmış yaşında olan dul kadın, eğer çocuk büyütmüş, konuk ağırlamış, kutsalların ayaklarını yıkamış, sıkıntıda olanlara yardım etmiş, kendini her tür iyi işe adamışsa, adı dullar listesine yazılsın. Daha genç dulları listeye alma. Çünkü bedensel arzuları Mesih’e bağlılıklarına baskın çıkınca evlenmek isterler. Böylece verdikleri ilk sözü çiğneyerek hüküm giyerler. Aynı zamanda ev ev gezerek tembelliğe alışırlar. Yalnız tembelliğe alışmakla kalmazlar, üzerlerine düşmeyen sözler söyleyerek başkalarının işine karışan boşboğazlar olurlar. 

Burada Efes’teki kilisenin dullarla ilgili olan hizmetinden kimlerin faydalanabileceğinin ya da kimlerin faydalanamayacağının ölçütlerini görüyoruz. Efes’teki bu yerel kilise düzenli bir kilisedir ve bu kilisedekiler belirli bir plan doğrultusunda ilerlemeye çalışmaktadır.

Buradaki örnekleri çoğaltabiliriz. Örneğin Tanrı’nın 1. Korintliler 12 veya Romalılar 12’de yer alan buyruklarının, yerel bir imanlılar topluluğuna üye olmadan nasıl yerine getirilebileceği sorusunu sorabiliriz. Ancak mümkün olan her bir metnin ayrıntılarına inebilmemiz için çok daha uzun bir makaleye ihtiyaç vardır.

YEREL KİLİSELERE ÜYE OLMAMIZ TANRI’NIN TASARISIDIR

Bu metinlere bakıldığında açıkça görülüyor ki, Tanrı’nın kilisesi için tasarısı, bizim yerel kiliselere, iman ailesinin yerel antlaşma topluluklarına katılmamızdır. Bu bizlerin korunması, olgunlaşması ve diğerlerinin iyiliği içindir.

Eğer kiliseyi bir tür açık büfe gibi görürseniz, bu durumda büyüme ve olgunlaşma ihtimalinizi ciddi bir şekilde azaltmış olursunuz. Kutsallıkta büyümek can yakıcı olabilir. Örneğin yerel kilisemdeki insanlarla etkileşime geçtikçe, coşku ve gayretsizliğim, tahammülsüzlüğüm, dua konusundaki eksikliğim ve hor görülenlerle arkadaşlık etmeye pek yanaşmıyor oluşum su yüzüne çıkar (Rom. 12:11-16). Ancak bu etkileşim aynı zamanda bana hem benimle aynı cephede olan kardeşlerim tarafından sevgiyle uyarılma fırsatı hem de itiraf edip tövbe edebilmem için güvenli bir ortam sağlar. Ancak kilise, eğer hiç üye olmadan arada bir katıldığınız bir yerse, belki de her ayrılışınızda Kutsal Ruh tam da sizi değiştirecekken ayrıldınız. Bunu bir düşünün derim.

Peki sonuç ne? Yerel kilise üyeliği, kişisel tercihlerle alakalı değil, Kutsal Kitap’a itaat etmekle alakalıdır.


Bu kaynağın ortaya çıkışı, Karanlıktan Işığa Yayınları’yla yapılan iş birliği aracılığıyla mümkün olmuştur. Daha fazla Müjde merkezli kaynak için, sitelerini buradan ziyaret edebilirsiniz.

etiketinden daha fazlası için