Birlikte Yaşam

Gençlik Hizmetleri İçin Altı İlke

Makaleler
07.27.2021

“Kiliseniz orta okul ve lise öğrencileri için ne yapıyor?” Bu soruyu yakın zamanda bir pastör arkadaşım bana sordu.

Benim gençlere yönelik özel bir uzmanlığım yok ve gençler için yapılan programlarda esnekliğe yer olduğu kanaatindeyim. Haftalık bir etkinlik yapıyor musunuz? Bu etkinliğin hedefinde kimler var? Neler yapıyorsunuz? Özel projeler mi yoksa geziler mi? Ben bu tip düzenlemeleri sizlere bırakıyorum.

Ancak her ne olursa olsun, dikkat etmemiz gereken Kutsal Kitap kaynaklı bazı ilkeler vardır ve düşünceme göre, birçok gençlik grubu bu prensiplere dikkat etmiyor.

1) Ne yapıyor olursanız olun, kiliseyle dünya arasında net bir çizgi çekildiğinden emin olun.

Bir kişi ister 14 isterse 84 yaşında olsun, İsa, Pavlus, Petrus ve diğerleri, kiliseyle dünya arasına net bir çizgi çizmenin gerekli olduğunu güçlü bir biçimde savunmuşlardır (örn. Mat. 18:15-20; 2. Kor. 6:14-7:1; 1. Pet. 2:9-12). Bu hiç de modern değil! Ama Eski Antlaşma boyunca Tanrı, kimin O’nun ismine bağlı olduğuna nasıl büyük bir önem verdiyse, İsa da Yeni Antlaşma’da, kimlerin halkın önünde Kendi ismine bağlı olduğunu önemsemektedir (Hez. 36:20-27, 36; Mat. 18:20; 28:19; krş. 1. Kor. 5:4).

Gençlik hizmetlerinde insanın düşebileceği hatalardan biri, deyim yerindeyse bu çizgiyi daha baştan savma bir hale getirmektir. Sonuçta karışık olarak hem kilisede büyümüş bir grup çocuk var hem de kiliseden uzak çocuklar var. Bazıları Hristiyan olduğunu söylüyor; bazılarıysa söylemiyor. Sonuçta kim burada gerçeği bilebilir ki, öyle değil mi?

İşte tam da bu yüzden bazı kiliseler, belki siz de böyle yapmayı düşünebilirsiniz, ergenleri vaftiz etmiyorlar. Bu görüşle aynı fikirde olun veya olmayın, kelimelerinizin, yaptığınız programların ve kullandığınız yöntemlerin gençlere şu mesajı verdiğinden emin olun: “Kilise ayrı, dünya ayrı. Nokta.” Gençleri sevmenin ve onlara hizmet etmenin en iyi yolu, onların bu çizginin hangi kısmında duracaklarına karar vermelerine ve bu kararın hayatlarındaki en önemli karar olduğunu anlamalarına yardımcı olmaktır. Gençler, kimin tarafındasınız?

Yine buna paralel olarak, gençlik hizmetini sanki normal kuralların, beklentilerin ve kilise üyeliğinin geçerli olmadığı ayrı bir yermiş gibi görmeyin. Bunun yerine…

2) Eğer onları (ergenleri) vaftiz edecekseniz, onlara yetişkinler gibi davranın.

Tekrar söylüyorum, ergenleri vaftiz etmenizi tavsiye etmem. Etmeniz gerektiğinden emin değilim. Ancak bunu yapacaksanız da, ki biliyorum birçoğunuz yapıyorsunuz, bu durumda bu gençleri yetişkin Hristiyanlar olarak görmeniz gerekir. Onlar artık ailenin adıyla vaftiz edilmişlerdir (Mat. 28:19). Bu nedenle de kilisenin tamamıyla beraber, bu ailenin adından sorumludurlar (Mat. 18:20; 1. Kor. 5:4-5). Bedenin birer parçasıdırlar ve bu nedenle bedendeki sevgiye katılmalıdırlar (1. Kor. 12:21-26; krş. 2. Kor. 2:6). 

Kilisenin üyelik toplantılarında bir oy hakları olmalıdır. Eğer tövbe etmedikleri bir günahları görülürse, lisede bir parti sahnesinde yakalanırlarsa, onlar da kilise disiplinine tabi olmalıdırlar. Kilisenin önemli toplantılarına katılmalı ve kilise için dua etmelidirler. Rab’bin Sofrası’na yaklaşmadan önce, küslüklerini düzeltmeleri istenmelidir. İhtiyar gözetiminde olmalıdırlar. Bunlara benzer başka ne varsa, onlar için de geçerlidir.

Neticede erişkin üyelik sorumluluklarını onlara da yüklemek ve bu konuda ısrarcı olmak, aslında onlardan Hristiyan olmanın sorumluluklarını istemek demektir. İsa, bütün koyunlarından sürünün tamamını gözetmelerini, birbirlerini sevgiyle geliştirilmelerini ve barışı sağlamalarını ister. Bunları uygulamaya geçirmemeniz ve dolayısıyla da gençlere tam tersi şeyleri öğretmeniz doğru olmaz.

Ergenleri vaftiz etmek, kiliseye onlar üzerinde ebeveynlerin dahi sahip olmadığı türden bir yetki verir. Kilise önderleri bu ergen kişilere hizmet ederken, her zaman kesinlikle onların ebeveynlerini de sürece dahil etmelidirler. Ama vaftiz olmuş çocuklarının kiliseye dahil edilmesi veya uzaklaştırılması gibi nihai kararlardaysa, ebeveyn kiliseye uymak zorundadır. Anahtarların yetkisi ebeveynde değil, kilisededir (Mat. 16:18-19).

Bütün bunlar bir ergeni vaftiz etmeden önce sizi iki kere düşündürtmeli mi? Evet!

3) Vaftizli olsunlar ya da olmasınlar, onları birçok yaştan insanın bulunduğu zengin kilise yaşamına dahil edin.

Batı işletmeleri ve medyası, gençleri birer tüketici olarak yetiştirebilmek adına her yıl tonlarca paralar harcamaktadır: “Hey çocuklar, ne isterseniz, istediğiniz şekilde, anında elde edebilirsiniz.” Bundan dolayı günümüz gençliği, 100 yıl öncesinin gençleri gibi kiliseye gelip bir yetişkin dünyasının içerisinde yaşamayı beklemiyorlar. Onların beklentisi, kendileri gibi olan bir sürü insanla (akranlarıyla) vakit geçirmek.

Gençlerin bu tür isteklerini kendi lehinize kullanmaya çalışmadan önce, sizi son derece dikkatli olmaya çağırmak isterim çünkü bu tür istek ve içgüdüler, genellikle olgunluğun ve özgeciliğin aleyhinde olan şeylerdir. Yaptığınız şey her neyse, gerçek öğrenciler yetiştirmenin en iyi yolunun onları birçok yaştan insanın bulunduğu zengin kilise yaşamına dahil etmek olduğunu anlayın. Hristiyanlığın gerçekten neyi temsil ettiğini görebilmeleri için, bedeni bir bütün olarak çalışırken görmeleri gerekir. Yaşça büyük olanların gençleri yetiştirdiğini, gençlerin yaşlılardan öğrendiğini görmelidirler (1. Tim. 5:1; Tit. 2:2-6; 1. Pet. 5:5).

Hristiyanlık yolu, yaşlı ve genç kutsalların bedende bir olduğu yoldur. Eğer gençlerin bu yolu izlemesini istiyorsanız, onlara yolu göstermelisiniz.

4) Ebeveynleri, gençlere hizmet edebilmeleri için donatın.

Kutsal Kitap, çocukları doğru bir şekilde yetiştirme ve eğitme buyruğunu pastörlere değil, çocukların ebeveynlerine vermektedir (örn. Ef. 4:11; 6:4). Elbette gençlik hizmeti yapan pastörleri sepetlememiz gerektiğini söylemiyorum. Şunu diyorum: sevgili gençlik hizmeti yapan pastörler, yaptığınız programlar ve hizmetler, Hristiyan ebeveynlerin Kutsal Kitap’a uymamaları için birer bahane olmasın. Bunun yerine, hizmetinizin onları daha da Kutsal Kitap’a yönlendirdiğinden emin olun.

5) Çağın getirdiği müjdeleme fırsatlarını değerlendirin.

Bir kilise ihtiyarı olarak, kilisemize gelen her bir üyelik başvurusunu ve dolayısıyla da kişisel tanıklıkları okuyorum. (Ruhuma nasıl da sevinç oluyor!) Çarpıcı olan şeyse, daha lise çağında olup hem Hristiyan ailelerden hem de Hristiyan olmayan ailelerden gelen birçok gencin iman etmesi. Bu dönem, Müjde’yi paylaşmak için bir fırsat. 

Peki bu sizin yürüttüğünüz programlar açısından ne anlama geliyor? Bilmiyorum. Ama kesinlikle bir şeyler yapın!

6) 1’den 5’e kadar olan noktalara ilişkin yapacaklarınız her neyse, insan ürünü olan planlarınızın Kutsal Kitap’ın amaçladıklarıyla çelişmemesini sağlayın. Bu amaçlara hizmet edin.

Oluşturduğunuz düzenlemelerin veya grupların, gençlerin kilisenizdeki topluluk yaşamına katılmasına engel olmadığından ya da kiliseyle dünya arasındaki çizgiyi bulanık hale getirmediğinden emin olun. Onlar daha büyük yaştaki üyeler tarafından yetiştirilmelidirler, yalnızca kendi yaşıtları tarafından değil.

Tüm bunların sizin yürüttüğünüz programlar açısından nasıl karşılık bulacağından emin değilim (bunu söylemiş miydim?) ancak bu noktada beyin fırtınası yapmanın faydalı olacağını düşünüyorum. Sizce neden birçok ebeveyn, “Hristiyan” gençlerin üniversiteye gidişine ve sonrasında da iman hayatını bırakışına şahit oluyor? Benim tahminim şu ki, birçok durumun temelinde şu iki başarısızlık yatıyor: öğrenci yetiştirememe ve vaftiz, üyelik ve disiplin gibi yapısal konularda bilgelikle hareket edememe.

Peki sizler kilise gençleriyle birlikte, nasıl hem kilise ve dünya arasındaki çizgiyi dikkatle çizecek hem de aynı zamanda bu gençlerin müjdeleyici kişiler olmalarına yardım edeceksiniz? Teklifleri duyalım!


Bu kaynağın ortaya çıkışı, Karanlıktan Işığa Yayınları’yla yapılan iş birliği aracılığıyla mümkün olmuştur. Daha fazla Müjde merkezli kaynak için, sitelerini buradan ziyaret edebilirsiniz.

etiketinden daha fazlası için