Birlikte Yaşam
Kilise Takviminize Düzenli Bir Dua Toplantısı Eklemeniz İçin 4 Neden
Kilise takviminize bir şey ekleyecek olsanız ne eklerdiniz? Kadınlar için bir çekilme mi yoksa erkekler için bir kahvaltı mı? Müjdeleme semineri mi? Çevrede yaşayanlar için toplantı grupları mı? Sabahları zorlananlar için bir cumartesi akşamı hizmeti mi? Yoksa hafta ortası bir Kutsal Kitap çalışması mı?
Geçen sonbahar yeni kiliseme geldiğimden beri kendime defalarca bu soruyu sordum. Yukarıdaki önerilerin çoğu güzel olsa da, ihtiyarlarla birlikte, Pazar akşamları yeni bir düzenli dua toplantısı başlattık.
Gerçekten mi? Bir dua toplantısı mı? Kulağa garip ve eski moda geliyor. Sanki Hristiyanların elektriğin icadından önce, hayat çok daha basitken, kiliseler daha küçükken ve çocuklarımızın eğlence faaliyetleri takvimimizdeki her yeri kaplamadan önce yaptıkları bir şey gibi.
Tabii bu öneriye karşı çıkanlar da oldu biraz. Bir üye bana zaten çok fazla dua ettiğimizi söyledi. Sabah toplantısındaki dua zamanlarının zaten uzun olduğunu düşünüyordu. Ona göre bu durum, tapınma hizmeti yapanların belirli bir ritim yakalamasına engel oluyor ve tapınma deneyimimizi bozuyordu. Bazıları, insanlara yapmak zorunda olduklarını hissettikleri yeni bir şey sunmanın yasacılığa yol açabileceğini söylediler. Başkalarıysa bazı insanların dua toplantısına katılabilmek için küçük gruplarını bırakma ihtimalinden bahsederek, bunun topluluğa zarar verebileceğini söylediler.
Öyleyse, çoğunlukla sadece duaya adanmış bir toplantı neden yapılmalıdır? Size bunun için dört neden sunayım.
1. İnsanlara duanın önemini hatırlatır.
İnsanların bir etkinliğe veya bir küçük gruba katılmasını sağlamak zor değil. Yakınlarda yaptığımız kadın çekilmesine yüzlerce kişi katıldı. Birçok kişi, erkek kahvaltısına ve Secret Church adlı etkinliğimize katıldı. Öyleyse neden bu kadar insan dua için toplanmaya istekli değil? Neden birçok kilisede dua toplantıları çevirmeli telefon muamelesi görür oldu?
Bir cümleyle anlatmak gerekirse, dua yeterince çekici değil. Eğlendirici değil. Çoğu zaman kolay veya rahat bir şey değil; çaba ve uğraş gerektiriyor. İsa bize işte bu yüzden Luka 18’de ısrarcı dul örneğini veriyor, öyle ki, insanlar “hiç usanmadan, her zaman dua etmeleri gerektiğini” hatırlasınlar. Medya, müzik, podcastler ve vaazlar aracılığıyla bir bebek gibi beslenmeye alışmışız. Ancak dua, dünyayı kapatıp aklımızı açmamızı gerektiriyor.
Yapmamız gereken, sadece kişisel olarak değil, topluluk olarak da yapmamız gereken şey budur. Matta 21’de İsa, tapınağı bir panayıra çevirdikleri için insanları azarlar ve onlara şöyle der: “Evime dua evi denecek” (Mat. 21:13). Yeni Antlaşma’ya göre kilise, Tanrı’nın Ruhu’nun tapınağıdır (1. Kor. 3:16). Öyleyse kiliselerimiz, Tanrı’nın istediği gibi dua evleri mi? Duaya yeterince zaman ayırıyor muyuz? Birlikte dua etmeyi önceliğimiz haline getiriyor muyuz? Yoksa toplu dualarımız müzik aralarındaki boşlukları doldurmaktan ileri gitmiyor mu?
Robert Murray M’Cheyne ünlü bir sözünde şöyle demiştir: “Bir adam, Tanrı’nın önünde tek başına dizleri üzerinde dururken neyse odur, daha fazlası değil.” Bu ölçütü kiliselerimizde uygulasak nasıl olur? Bu durum bizim hakkımızda ne söyler? Toplu bir şekilde dua etmek, insanlarımıza duanın önemini ve hatta mutlak anlamdaki gerekliliğini gösterir. Çünkü savaşımız ruhsal güçlere karşıdır ve dolayısıyla ruhsal silahlar gerektirir. Sadece bir duanın değil, onlarca, yüzlerce ve hatta binlerce duanın edilmesinden daha büyük bir silah var mıdır?
2. İnsanlara nasıl dua edeceklerini gösterir.
Başkaları önünde ilk kez dua edişimi hatırlıyorum. Yeni bir imanlıydım. Hem paranoyaktım hem de ne diyeceğimi bilmiyordum. Peki ne yaptım? Diğerlerinden duyduklarımı taklit ettim.
Daniel, Pavlus, Hanna veya Meryem’in dualarını çalışmak dışında, insanlara dua etmeyi kilisedeki sadık imanlıların ettiği dualar kadar iyi öğreten bir şey yoktur. İnsanlarımızın Kutsal Kitap’a uygun ve düşünceli bir şekilde dua etmelerini, huşuyla ve tutkuyla dua etmelerini istiyorsak, öyleyse toplu bir şekilde bunu onlara göstermeliyiz. D. A. Carson’ın sözü yerindedir: “Kendinize model alacağınız kişiler seçin ama onları iyi seçin. Kullandıkları içeriği, derinliği, tutkuyu, tatlı dili inceleyin ama sözleri söyleme şekillerine özenmeyin.”
3. İnsanları Tanrı’nın amaçları etrafında birleştirir.
Bizler doğamız gereği narsist insanlarız. Kişisel ihtiyaç, istek ve arzularımızla ilgili dua etmek bizim için hiç sorun değil ve bunu yapmak kötü bir şey de değil. Böyle yapmalıyız. Ancak dualarımızın, özellikle de topluluk olarak ettiğimiz duaların yalnızca bu tür şeylerden ibaret olması ne de acınası bir durumdur. Sonuçta insanlık tarihinin anlamı bizler değiliz. İnsanlık tarihinin anlamı bizim sağlığımız ve mutluluğumuz değil. İnsanlık tarihinin anlamı kilise ve kilisenin iyiliğidir (Efesliler 3:1-13).
Ruhsal olanın fiziksel olandan ve topluluğun da bireylerden üstün olduğunu vurgulamak üzere bir araya geldiğimizde, insanları Tanrı’nın kendi kilisesi için olan amaçları etrafında birleştirmiş oluruz. Toplu bir şekilde dua etmek, topluluk olarak birliğimizi ve tanıklığımızı kendimize konu edinmemizi sağlar.
4. İnsanlarımızı Tanrı’nın sergileyeceği şeyler karşısında hazırlıklı kılar.
Toplu dua, Elçilerin İşleri kitabı boyunca gördüğümüz büyük hareketlerin öne çıkan noktasıydı. Pentikost’ta imanlıların yaşamlarının ana unsurlarından biriydi (2:42). Dua, imanlıları cesaretle Tanrı’nın Sözü’nü vaaz etmek üzere Ruh’la donatmıştı (4:31). İlk diyakonlar duayla atanmıştı (6:6), Samiriyeliler’e Müjde’nin duyurulması (8:15) ve Petrus’un Müjde’nin uluslara yayılışını görmesi bile duayla olmuştu (10:9). Hatta Petrus’un zindandan çıkmasına aracı olan şey, topluluğun hep birlikte dua etmesiydi (12:5)!
Dostlar, dua bir şeyleri değiştirir! Pavlus kilisenin kadın erkek hep beraber dua ediyor olacağını bu yüzden doğrudan varsaymaktadır (1. Kor. 11, 14). Dua, Tanrı’nın doğaüstü amaçlarını gerçekleştirmek üzere belirlediği bir araçtır. İsa’nın kendi öğrencilerine hatırlattığı gibi, hayatta dua dışında başka hiçbir şekilde üstesinden gelinemeyecek bazı engeller vardır (Mar. 9:29).
Kardeşler, Jamie Dunlop’un The Compelling Community adlı eserinde belirttiği gibi: “Tanrı kendi itibarını savunmayı sever. Bizler birlikte dua ettiğimizde, ihtiyaçlarımız herkese duyurulmuş olur. O cevap verdiğinde de, yüceliği herkese duyurulmuş olur.” Dua etmek, insanlarımızı Tanrı’nın sergileyeceği şeyler karşısında hazırlıklı kılar.
İLK DUA TOPLANTIMIZ
Pazar akşamı dua toplantımızı ilk defa (en azından hatırlayabildiğim kadarıyla ilk) geçen ay yaptık. Toplantıyı düşe kalka ilerletirken, zaman zaman garip anlar, acemilikler oldu. Tam olarak planladığımız şekilde gitmedi ve çoğundan da ben suçluyum!
Ama sorun değil. Çünkü Tanrı’nın halkı olan bizler, Tanrı’nın gücüyle dua ettik. Dünyadaki başka hiçbir insan grubunun veya kurumun yapma ayrıcalığına sahip olmadığı bir şey yaptık ve yine yapacağız. İzleyip bekleyecek ve Tanrı’nın ne yapacağını umutla göreceğiz.
Bu kaynağın ortaya çıkışı, Karanlıktan Işığa Yayınları’yla yapılan iş birliği aracılığıyla mümkün olmuştur. Daha fazla Müjde merkezli kaynak için, sitelerini buradan ziyaret edebilirsiniz.