Vaaz & Teoloji

Sürünüzü Tanımak, Anlamlı Vaaz Verebilmek İçin Neden Önemlidir?

Makaleler
07.22.2021

Vaiz topluluğa ciddi bir şekilde bakarak sahnede yürüyordu. Bu, onun her hafta yaptığı gibi, insanları sahneye davet etme zamanıydı. Davetine cevap vermek isteyenlere ellerini kaldırmalarını söyledi. Bir tek kişi bile elini kaldırmamıştı. Ancak o böyle olduğunu bilmiyordu çünkü video ekranındaydı.

Kendimi kampüs modeline sahip bir kilisenin en yakın şubesinde (kampüsünde), bizzat pastör tarafından görevlendirilmiş şekilde buldum. Bu adam yakın zamanda beni bir serbest araştırmacı olarak işe almıştı. Uzaktan ibadet yapılan birçok şubeden birini ziyaret etmek, onun dediğine göre, bana hizmetiyle ilgili “bir fikir” vermeliydi. Veriyordu da. Ancak ben bu şekilde yürütülen bir hizmetin, bu vaize kendi topluluğu hakkında pek de “bir fikir” vermeyeceğini düşünmekten kendimi alıkoyamıyordum.

Kilisenin büyümesinde, video toplantısı veya kampüs modeli hakkında ne düşündüğünüzü bilmiyorum ama yaşadığım bu ve diğer tecrübeler, vaiz ve sürü arasındaki kopukluğa yönelik sahip olduğum kaygıları onaylar nitelikteydi. Söz konusu durum, her türden büyük ve küçük birçok kilisede büyümekte olan bir ikilemdir.

Gerçekten de bu ikilem yalnızca kampüs modeline sahip veya “video toplantısı” kiliselerine has bir sorun değildir. Büyümekte olan her boyuttaki kiliselerin pastörleri, topluluklarına aşina kalmakta ve onlara yakın olmakta sürekli olarak zorlanmaktadırlar. Kilise daha karmaşık bir hale geldikçe, kendini soyutlama ayartısı da gittikçe artmaktadır.

Tabii ki küçük bir kilisede bile olsa, vaiz için herkesle can ciğer olmak imkânsız bir şeydir ve büyük bir kilisenin pastörünün herkesi iyi tanıması da imkânsızdır. Ancak hizmeti gittikçe vaaz etmekle ilgili olan ve gittikçe daha az çobanlıkla ilgilenen ve topluluğuyla gittikçe daha az içli dışlı olan bir vaiz, aslında kendini daha çok vermeye çalıştığı görevini, daha da baltalıyordur! İyi vaaz etmek, sürüyle yakın ilişki içeren bir çobanlık gerektirir.

Vaaz etme hizmeti, kişilerin ruhlarıyla ilgilenme hizmetinden ayrılamaz ve hatta vaaz etmek bunun bir uzantısı gibidir. Anlamlı vaaz etmek isteyen bir pastörün sürüsünü yakından tanıması için birçok sebep vardır ama burada sadece en önemli üç tanesinden bahsedeceğim.

  1. Anlamlı vaaz, insanların sahip olduğu putları ele alır.

Farklı kilise toplantılarında ve konferanslarda vaaz etmek için çağrıldığımda, pastörlere ilk sorduğum sorulardan biri şudur: “Kilisenizdeki insanların sahip olduğu putlar nelerdir?” Ben bu vaazımda sadece oraya gelip “kendi bildiğimi okumak” istemiyorum. Bunun yerine, pastörün kendi topluluğunda tespit ettiği, en büyük tatmin olan Mesih’e bağlanmamış umut ve hayalleri ele alarak, oradaki pastöre ve topluluğuna elimden geldiğince iyi bir şekilde yardımcı olmak istiyorum. Maalesef, bazı pastörler bu soruya nasıl cevap vereceklerini bilmiyorlar.

Pavlus Atina’ya geldiğinde, putlarla dolu bir şehir görmüştü (Elçilerin İşleri 17:16). Ancak buna sadece felsefi bir sorun olarak bakmamış, bunun yerine bu onu kişisel olarak üzen, kendisinin ruhsal bir sorun olarak gördüğü bir şey olmuştur. Bu soruna el attığında, özellikle bunu “bilinmeyen tanrı”ya adanmış olduklarına atıfta bulunarak yapmıştır (17:23). Pavlus mektuplarında belirli kiliseleri ele aldığında, her zaman belli başlı günahları ve yanlışlıkları ele aldığını görürsünüz. O genellemelerle konuşmazdı. Bu kiliselerde neler olmakta olduğunu biliyordu.

Tabii ki bu, sizin gidip insanları kürsünüzden utandırıp onların suçlarını açığa çıkarmanız anlamına gelmez. Ancak kesinlikle şu anlama gelir ki, sizler kilisede topluluk yaşamının tam ortasında olmalı ve insanlarla onların anlayabileceği şekilde iletişim kurabilmelisiniz.

Bir pastör toplulukla kaliteli zaman geçirmediği sürece, vaaz ettiği Müjde’yle mücadele ettiği putlar, sadece teoride kalacaktır. Bütün insanların ortak bir şekilde sahip olduğu birkaç put vardır. Ancak toplulukların bulundukları yerler, kilise topluluklarının bir alt kültür olarak kendileri ve hatta nüfusun belli kısımları ve belli zümreler, daha özel ve farklı putlara ve günah kalıplarına karşı yönelimlere sahiptir.

Topluluğunuzun finansal, işle ilgili ve aileleriyle ilgili sahip olduğu yanlış yönlendirilmiş umutlarını birinci elden biliyor olmak, onlara nasıl vaaz etmeniz gerektiğiyle ilgili size yardımcı olacaktır. Bu size doğru metinleri seçmede ve bunlardan doğru vurguları yapma konusunda yardımcı olur. Vaaz etmeyi herhangi bir iş olmaktan çıkarıp bir hizmet yapan da budur.

  1. Anlamlı vaaz, insanların acılarını en derinden hisseder.

Size kendi tecrübemle söyleyebilirim ki, insanların ölürlerken ellerini tutmaya ve ağlarlarken yüreklerini dinlemeye başladıktan sonra vaazlarım da değişti. İnsanların kendi günahlarını, korkularını, kaygılarını ve yaralarını yeterince duymadığınız sürece, vaazlarınız mükemmel ve tutkulu olabilir ama yüreklerde yer eden türden vaazlar olamazlar.

Birçok vaiz, Tanrı Sözü’nün getirdiği yükü kürsülere taşır ve bu iyi bir şeydir. Mesih’in görkemiyle coşkulu bir şekilde vaaz etme ve Tanrı’nın Müjde’deki lütfunu vaaz etme yükü, asil, değerli ve harika bir görevdir. Ancak vaiz, kürsüde aynı zamanda insanların yükünü de hissetmelidir. Topluluğuyla aynı vadide olan vaiz, kürsüye vaaz için çıkmalıdır. Yazdıkları, insanlarının gözyaşlarıyla sırılsıklam olmalıdır.

Halkının her gün çektiği acıları bilmesi, vaizin topluluğuna karşı sağırlaşmamasını sağlar. Yersiz bir şekilde kaygısız olmaz. Bu kullandığı betimlemeleri, anlattığı öyküleri ve en önemlisi de Tanrı Sözü’nü ele almaktaki eğilimlerini etkiler. Daha önce, topluluğundaki kişilerin mücadele ettiği şeylerle ilgili şakalar yapan vaizler gördüm ve bu vaizlerin yerinde ben de oldum. Bizler yükleri almaya geliyoruz ancak dikkatsiz sözlerimizle, yüklere daha da fazlasını eklemiş oluruz.

Sevgili vaiz, gerçekten hizmet ettiğin insanlar için samimi bir yüreğe sahip misin? “İnsanlarla aran iyi mi?” demiyorum. Demek istediğim, topluluktaki kişilerin yaşamlarında neler olduğunu biliyor musun ve bu seni üzüyor veya harekete geçiriyor mu? Onlar ağlarken, sen de ağladın mı? Böyle değilse, vaaz etme şeklin zamanla bunu gösterecektir.

Musa’nın halkının günahları için nasıl üzüldüğünü düşünün (Çıkış 32:32). Ya da Pavlus’un dolu gözyaşlarını düşünün (Elçilerin İşleri 20:31, 2. Korintliler 2:4, Filipililer. 3:18, 2. Timoteos 1:4). Aynı zamanda Mesih’in, insanların yüreklerinin içine bakarken beslediği merhametini de düşünün (Matta 9:36). Toplulukla çok yakınlaşmadan da bu duyguları geliştirebileceğinizi düşünebilirsiniz ama bu aynı şey değildir, özellikle de onlar için. Tıpkı bir rol modelden teşvik sözü duymanın, babanızdan teşvik sözü duymanızla aynı olmaması gibi, bu onlar için aynı şey değildir. Sevgili vaiz, insanların gerçek yüklerini yüreğinde taşımadan metne yönelme.

  1. Anlamlı vaaz, insanların isimlerini dualarda anar.

Her sadık vaiz, vaazı için dua eder. Tanrı Sözü’nün boş dönmemesi için dua ederler (Yeşaya 55:11). İnsanların Söz’e açık olmaları için dua ederler. Onların kurtulmaları ve yaşamlarının değişmesi için dua ederler. Bunlar iyi dualardır. Yine de, vaizin dudaklarında John Smith, Julie Thompson ve Cunningham ailesi için dualar varken hazırlanan vaaz daha iyidir. Yine de, vaazlarınızın öncesinde Tom Johnson’un kurtulması, Bill Lewis’in tövbe etmesi ve Mary Alice’in şifa bulması için dualarla geçen vaaz daha iyidir. 

Pavlus, kendisine emanet edilmiş insanları dualarında andığını onlara tekrar tekrar hatırlatır (Efesliler 1:6, 2. Timoteos 1:3, Filimon 4). Kendisi insanları sıklıkla isimleriyle andığı için, dua ederken genel konuşmadığını biliyoruz. Pavlus’un çobanlık edeceği tek bir kilise yoktu, bunun yerine o daha geniş anlamda, birçok kilise kuran bir hizmetkâr olarak hizmet ediyordu. Buna rağmen, uzaktan da olsa insanları tanımaya ve mümkün olduğunca çok ziyaret etmeye çaba sarf etti. Bir yerel kilise pastörünün insanlarla geliştirmesi gereken ilişki bundan ne kadar da fazladır! İsimlerini bilmeli ve isimlerini duayla göklere taşımalıdır.

Kime vaaz ettiğinizi bilmeniz önemlidir. Falanca kardeşin vaazlarınızı beğenmediğini bilmeniz önemlidir. Falanca hayranınızın vaazlarınızı gereğinden fazla beğendiğini bilmeniz önemlidir. Arkada ellerini bağlamış ve kaşık çatlı bir şekilde oturan kişinin size kızmadığını, bunun o kişinin dinleme şekli olduğunu anlamak önemlidir. Önlere yakın oturan ve hep gülümseyerek kafa sallayan bayanın söylediğiniz hiçbir şeyi hatırlamama ihtimalinin yüksek olduğunu bilmek önemlidir. Bunları bildiğinizde, artık insanlar için daha derin, daha kişisel ve bir çobana daha çok yaraşır bir şekilde dua edebilirsiniz. Vaazlarınız daha iyi olacaktır. Daha gerçek ve samimi olacaktır. Artık vaaz sadece aklınız ve ağzınızdan değil, yüreğinizden, ruhunuzdan ve içinizden dökülecektir.

Tabii ki bunların hepsini, böylesi vaazlar vermeye istekli olduğunuzu varsayarak söylüyorum. Vaaz etmeyi yalnızca “ruhsal kaynaklar” sağlamak veya dini yönelimli insanlara bir tür konuşma yapmak olarak görüyor, ancak Tanrı Sözü’nden insanların yüreklerine, bir peygamber gibi tanıklık etmek olarak görmüyorsanız, bu durumda değindiğim bütün noktaları göz ardı edebilirsiniz.


Bu kaynağın ortaya çıkışı, Karanlıktan Işığa Yayınları’yla yapılan iş birliği aracılığıyla mümkün olmuştur. Daha fazla Müjde merkezli kaynak için, sitelerini buradan ziyaret edebilirsiniz.

etiketinden daha fazlası için