Vaaz & Teoloji

Açıklayıcı Vaazın Kutsal Kitap’taki Yeri

Makaleler
07.29.2021

Açıklayıcı vaaz nedir? Eğer bir vaazın içeriği ve amacı, Kutsal Kitap’ın belirli bir bölümünün içeriği ve amacı tarafından belirleniyorsa, o vaaz açıklayıcı bir vaazdır. Vaiz, seçilen metin ne diyorsa onu söyler ve kendi vaazı aracılığıyla da, Tanrı’nın o metin aracılığıyla aktarmak istediği şeyi, olduğu gibi dinleyenlere aktarır.

Sevgili vaiz, Tanrı’nın, vaaz verdiğin sırada topluluğun arasında oturduğunu hayal et. O’nun yüzündeki ifade nasıl olurdu? Bu ifade, “Bunun söylediğim şeyle hiçbir alakası yok” şeklinde mi olurdu? Yoksa “Evet, söylemek istediğim tam da bu” mu derdi?

Açıklayıcı vaaz kavramının Kutsal Kitap’taki temel dayanak noktası, göğe çıkmış Mesih’in kiliseye bir armağan olarak verdiği pastör-öğretmenler (Ef. 4:11) ve onlara Kutsal Kitap’ta verilen “Tanrı sözünü duyur” emri arasındaki bağlantıdır (2. Tim. 4:2). Vaaz edenler, Kutsal Kitap’ı vaaz etmelidirler.

Açıklayıcı vaazın mantıklılığını savunurken başvurulabilecek ilk ve belki de en iyi yer Elçilerin İşleri kitabıdır. Elçilerin İşleri kitabında “Tanrı’nın Sözü” kavramı, elçisel öğretişi kastetmek amacıyla çokça kullanılmaktadır. Örneğin, Elçilerin İşleri 6:2’de elçiler şöyle der: “Tanrı’nın sözünü yayma işini bırakıp maddi işlerle uğraşmamız doğru olmaz” (ayrıca bkz. Elç. 12:24; 13:5, 46; 17:13; 18:11). Bu ifade aynı zamanda “Rab’bin sözü” olarak da geçer (8:25, 13:44; 15:35-36; vd.) ve “Söz” olarak kısaltılması da az rastlanan bir şey değildir (krş. 4:29; 8:4; 11:19). Elçilerin İşleri kitabında elçisel öğretiş ve “Tanrı’nın Sözü” ifadeleri arasında, açıkça ve sık sık görülen bir örtüşme vardır.

Elçisel öğretişin özü Mesih İsa aracılığıyla Tanrı’yla barışma müjdesiyken, bu mesaj neredeyse her zaman Eski Antlaşma metinlerinin açıklayıcı bir biçimde sunulması aracılığıyla iletilmiş ve açıklanmıştır. Dolayısıyla Yeni Antlaşma döneminde vaaz, Tanrı’nın Sözü’nün vaaz edilmesi demekti ve bu vaazın son derece önemli bir kısmı da Eski Antlaşma’nın açıklanmasıydı. Bununla vardığımız sonuç, Eski Antlaşma metinlerinin de vaaz edilmesi gereken “Söz” kavramımıza dahil olması gerektiğidir. Yeni Antlaşma’nın hem doğrudan (örn. 2. Tim. 3:16; Rom. 3:2) hem de dolaylı olarak söyledikleri (örn. Rom. 15:4) bunu desteklemektedir. 

Dolayısıyla bu “söz”, Eski Antlaşma’da beklenmiş olan ve şimdi de elçisel vaaz aracılığıyla açıklanan İsa Mesih hakkındaki sözdür. “Duyurulan” (Elç. 4:29; 13:5) ve “Tanrı’nın Sözü” olarak “karşılanan” söz (17:11), bu sözdür. Bu tanımlama, Pavlus’un mektupları boyunca devam eder. Hiç çekinmeden Pavlus, duyurduğu mesajı “Tanrı’nın Sözü” olarak (2. Kor. 2:17, 4:2; 1 Sel. 2:13) veya kısaca “Söz” olarak (Gal. 6:6) adlandırmaktadır.

Pavlus’un Timoteus’a verdiği “Tanrı sözünü duyur” buyruğunda bile, vaaz vermekle Tanrı Sözü’nün vaaz edilmesinin bir olduğu doğrulanmaktadır. Timoteos, Pavlus’un burada “söz” kelimesiyle kastettiği şeyi hemen anlardı. Hayatıyla da ortaya koyduğu üzere, bu söz kesinlikle hem “kutsal yazıları” hem de elçisel mesajı içeriyordu. Nitekim Pavlus ona şöyle söylemişti: “Sense öğrendiğin ve güvendiğin ilkelere bağlı kal. Çünkü bunları kimlerden öğrendiğini biliyorsun” (2. Tim. 3:10-17).

Bütün bunlardan çıkarmamız gereken sonuç, vaaz etmemiz gereken “söz”ün, Eski Antlaşma metinlerinden ve Mesih’le ilgili elçisel öğretişten (yani Yeni Antlaşma’dan) oluşan gerçekler bütünü olduğudur. Bu nedenle, “söz” kavramını Kutsal Kitap’larımıza dayanarak tanımlamak doğru olacaktır. Pastör-öğretmen olarak göreve atananların öğretmesi gereken budur. Bizim işimiz, Tanrı’nın söylediği, Kutsal Yazılar’da koruduğu ve bize emanet ettiği “Söz”ü ilan etmektir. Tanrı’nın halkının ruhsal yaşamı bu söze bağlıdır (Say. 8:3). Genç bir pastöre düşen görev de bu nedenle, “kendini topluluğa Kutsal Yazılar’ı okumaya, öğüt vermeye, öğretmeye” adamasıdır (1. Tim. 4:13). Eğer bugün bu hüküm bizler için de geçerliyse, vaazlarımızın kaynağı ve kapsamı tamamen Kutsal Kitap’larımıza bağlı olmalıdır.

Peki bunun ne gibi yansımaları olacak? Vaazımızı hazırlarken, Tanrı’nın Sözü’nden belirli bir metni ele alacak ve belirlenen ayetleri dikkatlice çalışacağız, öyle ki, “gerçeğin bildirisini doğru kullanan” kişiler olabilelim. Kürsüye çıktığımızda, Nehemya 8:8’deki gibi bir sahne olacak: “Tanrı’nın Yasa Kitabı’nı okuyup açıkladılar, herkesin anlamasını sağlayacak biçimde yorumladılar.” Tanrı kendisinin yüce amaçlarından birini, yani halkını bir araya toplayıp onları ruhça geliştirme amacını gerçekleştirmek adına, bu tip vaazları (açıklayıcı vaazı) kullanacağını planlamış ve bize bunu vaat etmiştir.


Bu kaynağın ortaya çıkışı, Karanlıktan Işığa Yayınları’yla yapılan iş birliği aracılığıyla mümkün olmuştur. Daha fazla Müjde merkezli kaynak için, sitelerini buradan ziyaret edebilirsiniz.

etiketinden daha fazlası için