Vaaz & Teoloji

Kutsal Kitap, Okumakta Zorlananlar İçin Fazla Mı Karışıktır?

Makaleler
07.28.2021

18 veya 19 yaşıma geldiğimde kitapları nasıl okumam gerektiğini öğrendim. Yani gerçekten okumaktan bahsediyorum. Bundan önce, okuduklarım restoran menülerinden veya televizyondaki futbol maçı sonuçlarından ibaretti. Ancak sonrasında bir kitap okudum ve okumayı gerçekten çok sevdiğimi keşfettim. Kendi kendime bu kitap olayının aslında o kadar da kötü olmadığını düşündüm.

Birisi bana John Owen denen müthiş akıllı bir adamın küçük bir kitabını hediye etmişti (kendisi dizlerine kadar çizmeleri ve saçındaki bol jölesiyle de meşhurdur). Kitabı yalayıp yuttum. Sonraysa bu yazarın başka kitapları var mı diye bakmak için yaşadığım yerde bulunan bir Hristiyan kitapçısına gittim. The Death of Death in the Death of Christ (Mesih’in Ölümüyle Ölüm’ün Ölümü) adında bir başka kitap buldum ve bunu da satın alıp eve gittim.

Daha ilk sayfada şunu okudum:

Okuyucuya — Daha da ıraklara varma niyetindeysen, sana ricamdır ki, burada bir soluklan (güzel bir başlangıç değildi çünkü kullanılan kelimeler zor). Şayet sen de, bu çağda birçokları gibi, ancak kitapların bulunduğu raflara ve kitapların isimlerine göz gezdirenlerdensen, kitapların kapaklarını onları hemen kapatmak üzere açıyorsan, payını aldın; güle güle!

Size bunu şöyle ifade edeyim: “Eğer bir tarafında bir ahmak, diğer tarafında bir hocanın durduğu bir terazide, sen ahmağın durduğu taraftaysan, bu kitabı yavaşça yere bırak ve uzaklaş.” Daha bir sayfa, bir cümle, bir satır okudum ve bana söylenen şu: “Payını aldın; güle güle!” Owen’un yüzyıllar öncesinden bana seslenerek beni azarladığını duyar gibiydim: “Andy, pes et. Bu kitapta resimler yok. Senin için fazlasıyla zor ve seni aşar. Televizyona geri dön.” Ben de kitabı kapattım ve o günden sonra da bir daha okumadım.

Sorum şu: Aynısı Kutsal Kitap için de geçerli midir? Kutsal Kitap sadece öğretim üyeleri, araştırmacılar, akademisyenler veya inekler için midir? Sadece John Owen için midir ve Andy Prime için değil midir? Sadece vaizler için midir ve kilise üyeleri için değil midir? Sadece orta sınır vatandaşlar için midir? Yaşadığımız yerlerdeki varoş kesimler için değil midir? Fazla mı zordur? Normal insanları aşan ve sadece seçilmiş bir gruba özel olan bir şey midir?

YAŞAM SÖZÜ

Rab’bin Sözü, Yasa’nın Tekrarı 30:14’te şöyle der: “Tanrı sözü size çok yakındır…”

Yasa’nın Tekrarı’nın bu bölümünde, Musa üç devasa vaaz verdikten sonra Tanrı halkı karşısında durup derin bir nefes almaktadır. Şüphesiz bunca vaaza maruz kalan insanlar acı içerisindeydi. Ancak dikkat edin, Musa vaazlarına dört olumsuz yüklemle son noktayı koyuyor. Bunları 30:11-14’te görüyoruz. Yaşam sözü;

  • Aşırı zor değildir.
  • Ulaşamayacağınız kadar uzak değildir.
  • Göklerde değildir.
  • Denizin ötesinde değildir.

Tanrı kendi Sözü’nün sizin için gereğinden fazla karışık olmadığını söylüyor. Erişilmez değildir, uygulanamaz değildir, anlaşılması imkânsız değildir, sadece seçkin araştırmacılar için değildir ve sadece rahibiniz ya da pastörünüz için de değildir. Tanrı’yı tanımak ve Tanrı Sözü’nü anlamak için bir tür ruhsal süper insan olmanıza gerek yoktur. O’nun Sözü’nün anlamı, yalnızca çok akıllı bir zümre veya yüzlerce kitap okuyan insanlar tarafından keşfedilmek üzere çoğunluktan gizlenmiş değildir.

Musa, 30:14’te şöyle diyor: “Tanrı sözü size çok yakındır.” Bu oldukça kısa ve öz bir ifade. Tanrı Sözü gerçekten açıktır çünkü O, bunu bize çok yakın kılmıştır. Görebileceğimiz, duyabileceğimiz, dokunabileceğimiz, bilebileceğimiz kadar yakındır. “Ağzınızda ve yüreğinizdedir.”

Bu, Yasa’nın Tekrarı’nda “yakınlık” kavramının geçtiği ilk yer de değildir. Yasa’nın Tekrarı 4:5-8 şöyle der:

İşte, Tanrım RAB’bin buyruğu uyarınca size kurallar, ilkeler verdim. Öyle ki, mülk edinmek için gideceğiniz ülkede bunlara uyasınız. Onlara sımsıkı bağlanın. Çünkü ne denli bilge ve anlayışlı olduğunuzu uluslara bunlar gösterecek. Bu kuralları duyunca, uluslar, ‘Bu büyük ulus gerçekten bilge ve anlayışlı bir halk!’ diyecek. Tanrımız RAB her çağırdığımızda bize yakın olur. Tanrısı kendisine böylesine yakın olan başka bir büyük ulus var mı? Bugün size verdiğim bu yasa gibi adil kuralları, ilkeleri olan başka bir büyük ulus var mı?

Tanrı’nın yakınlığı, O’nun büyüklüğünü ve lütfunu gösterir. Sonsuz bir Tanrı, fâni insanlara kendini bilinir kılmıştır. Tüm bilgeliğin Tanrısı, iyi yasasını budala insanlara vermiştir. Evrenin Tanrısı, küçük ve önemsiz bir insan grubunu, bütün ulusların kıskandığı bir ulusa dönüştürmektedir. Kutsal bir Tanrı, günahlı insanlara yaklaşmaktadır.

Yasa’nın Tekrarı kitabındaki bağlam, bize Musa’nın insanların hata yapacağını bildiğini göstermektedir. Bu gerçekten de beklendik bir şeydi. Tanrı’yı anlayamadıkları için değil, O’na itaat etmeyecekleri için beklenen buydu. Ama bu başarısızlık beklentisinin yanı sıra, bu bağlam bize bir de vaadin verildiğini göstermektedir. Yasa’nın Tekrarı 30:6 şöyle diyor: “Sizin ve çocuklarınızın yüreğini değiştirecek. Öyle ki, O’nu bütün yüreğinizle, bütün canınızla sevesiniz ve yaşayasınız.” Yasa’ya verilecek doğru cevap, basitçe insanüstü bir itaat değildi. Bunun yerine yaşam, Tanrı’nın gelecekle ilgili vaadine güvenme aracılığıyla bulunacaktı. Yaşamı seçmek, vaatleriyle bize yaklaşan Tanrımız’a güvenmek demekti.

MESİH’İN SÖZÜ

Kutsal Kitaplarınız’ın sayfalarında, kurtuluş tarihinde ileriye doğru giderseniz, Romalılar 10’da bu vaadin tamamlanışını görürsünüz. Burada bizler Pavlus’un, Musa’nın kullandığı dile benzer bir dil kullandığını görüyoruz. Ama Pavlus bu sefer daha da ileri bir gerçeğe parmak basıyor. Konuyu Tanrı Sözü’nün açıklığından alıp, Mesih’in ve kurtuluşun açıklığına getirmektedir. Pavlus Yasa’nın Tekrarı 30. bölümü, Müjde’yi kapsayacak ve özetleyecek bir şekilde alıntılamaktadır. Yasa’nın Tekrarı 30’da, nasıl Yasa’nın ağzımızda olması ve yüreğimizle bunu bilmemiz sadece süper insanlar için değildiyse, Romalılar 10’da da, kurtuluş yalnızca insanüstü becerilere sahip kişiler için olan bir şey değildir. 

Tanrı’nın büyüklüğü ve lütfu, O’nun Sözü’nde görülür çünkü Sözü’nde açık bir şekilde Kurtarıcı’yı ve geçmiş vaatlerin tamamlanışını görürüz. Romalılar 10’da kamera yüksek çözünürlükle, otomatik olarak İsa üzerine odaklanır. Tanrı’yı tanımak için göğe çıkmanıza gerek yoktur çünkü Tanrı, Oğul kişisinde yanımıza inmiştir. O bize bu denli yaklaşmıştır. Kurtulmak için de diplere inmenize gerek yoktur çünkü İsa mezara girip sonrasında dirilerek yaşam getirmiştir. Kurtuluş bu denli açık olmuştur.

Pavlus’un vurguladığı şey, kurtuluşun Yasa’yı yerine getirmek adına gösterilen hararetli çabalarla kazanılmadığıdır. Bu bizim için aşırı zordur. Bunun yerine, kurtuluş Tanrı’nın lütfunda bulunur. Bizler insanüstü varlıklar değiliz ve öyle olmamıza da gerek yoktur. Tanrı hem Tanrı hem de insan olarak, Rab İsa’da yanımıza gelmiştir. Biz isyan ederken itaat eden bu İsa, O’nun itaatinin getirdiği bereketle yaşama kavuşabilelim diye bizim itaatsizliğimizden ötürü lanetlenerek çarmıhta ölmüştür. O’nda, kurtuluş bize yaklaşmıştır, ulaşabileceğimiz yakınlıktadır ve ayrım olmadan herkese açıktır. Kutsal Yazılar’ın açıklığının önemi, Kurtarıcı’nın açık olmasıdır. Kutsal Yazıların açıklığının görkemi, Kurtarıcı’nın yakın olmasıdır.

BU NEDEN BU KADAR ÖNEMLİ?

Bu doktrin hizmette neden bu kadar önemlidir? Mahallemizdeki birçok kişi sizden ve benden daha fazla okuyor olabilir. Ancak bazıları da okuma yazma bilmiyor olabilirler. Bunu fark edersek, Tanrı’nın kendisini bize bir kitap aracılığıyla mükemmel ve son olarak açıklamış olduğu gerçeğini de görmezden gelemeyiz.

Dolayısıyla, çok az okuyan veya okumak istemeyen insanlarla, Kutsal Kitap’ı okumaya istekli olmayanlarla iletişime geçerken, Tanrı’nın yakın ve İsa’nın da açık olacağına tam anlamıyla güvenerek, Kutsal Kitap’ın sayfalarını açabiliriz. Tabii ki tamamen anlamadıkları şeyler ve bizim de tamamen anlamadığımız şeyler olacaktır. Westminster İnanç Açıklaması şöyle der: “Kutsal Yazı’daki her şey kendi içerisinde sade değildir ya da herkes için eşit derecede açık olarak algılanmayabilir.” Yani bazı kısımlarını anlamak daha zordur. Hatta Elçi Petrus’un kendisi, Pavlus’un yazılarının kısmen zor anlaşıldığını kabul etmektedir. Zordur ama asla anlaşılmaz, ulaşılmaz değildir.

Bu nedenle, hizmetimiz Söz hizmetidir. Bu nedenle, görevimiz Tanrı Sözü’nü vaaz edip duyurmaktır. Böylece O, Kutsal Ruhu aracılığıyla körlerin gözündeki peçeyi kaldırarak ve işitenlerin gözlerindeki pulları dökerek, onların görmelerini sağlayacaktır.


Editörün notu: Bu makalenin orijinal kaynağı, 20schemes internet sitesidir.


Bu kaynağın ortaya çıkışı, Karanlıktan Işığa Yayınları’yla yapılan iş birliği aracılığıyla mümkün olmuştur. Daha fazla Müjde merkezli kaynak için, sitelerini buradan ziyaret edebilirsiniz.

etiketinden daha fazlası için